30 Kasım 2015 Pazartesi
OKUDUM:KİTAP HIRSIZI
Arka Kapak:"Yılın en çok beklenen kitabı. Olağanüstü… gerçekten muhteşem!"
-Publishers Weekly-
"Merak uyandıran, hayat dolu ve son derece ustalıkla yazılmış, nefes kesen bir roman; aynı zamanda harikulade ve sürükleyici."
-The Guardian-
Ödüllü yazar Markus Zusak'ın akıllara kazınacak kadar etkileyici ve şiirsel bir dille yazdığı bu roman, okuyucuya sunulan benzersiz bir hediye gibi…
"Hayatınızı böylesine derinden etkileyen başka bir kitaba daha rastlamamışsınızdır. Muhteşem!"
-Goodreads-
"Bu unutulmaz hikâye kalbinizi çalacak!"
-The New York Times-
"Güzel, felsefi bir yanı da bulunan sürükleyici bir roman...
Herkes okumalı!"
-Kirkus Reviews-
"Markus Zusak, zorlu bir konuyu ustalıkla anlatarak gerçek bir başarı yakalamış. Olağanüstü… tek kelimeyle harika bir kitap."
-The Wall Street Journal-
Benim Yorumum:Avustralyalı yazar Markus Zusak tarafından yazılan roman ilk olarak 2005 yılındayayınlanmış.Türkiye de yayın tarihi ise 2012 ve 574 sayfa olarak martı yayınlarından çıkmış.Konu,2.Dünya savaşı sırasında Almanya da geçer.Münih in kenar mahallelerinden birinde bir üvey anne ve baba ile yaşayan genç kızın başından geçenler ölümün ağzından anlatılmaktadır.
Roman pek çok ödül kazanmasına ve 230 hafta boyunca New York Times En Çok Satanlar listesinde yer almasına rağmen ben pek sevmedim.Olayları ölümün ağzından dinlemek farklı bir bakış açısı olabilir ama bana çekici gelmedi.Kısacası anlatımı çok monoton ve sıkıcı buldum.Kitapta pek çok olay yaşanmasına rağmen beni heyecanlandıramadı.
Sevgiyle kalın.............
6 Kasım 2015 Cuma
57.ALAY ÇANAKKALE
Bir İsmail Bilgin romanı.İlk baskısı 2008 yılında yapılan kitabın benim elimdeki 6.baskısı 2013 yılında yapılmış.409 sayfadan oluşan 57.Alay Çanakkale romanın her sayfası her satırı bir yaşanmışlık,bir dram dolu.Okurken kurgulanmış olduğunu unutuyor Kara Emin in,Demir Ali nin,Recep in,Mehmet çavuş un torunları akrabaları şimdi ne yapıyordur acaba?Diye düşünmekten kendinizi alamıyorsunuz.
Bu kitapta yadırgadığım tek nokta M.Kemal Atatürk e çok az yer verilmiş olması.Eğer Çanakkale de bir zafer kazanıldıysa bunun tek bir kahramanı yok.Askeri tabirle emir komuta zincirindeki herkesin insan üstü çabası ve azmi sayesinde kazanıldı.
Sonuçta bende şöyle düşündüm;Bu bir belgesel değil,bir roman.Çanakkale de yaşanan gerçekliğin sadece bir kesiti dile getirilmiş olabilir.Kısacası ben beğendim.okumanızı tavsiye ederim.
Arka kapak yazısı;
EFSANE ALAY ÇANAKKALE'DE KURULUYOR
Göremediği bebeğinin mektuba çizilmiş ayak izi koynunda, yarımadayı aylarca arşınlayacak, Kara Emin;
Alay'ın Rum Doktoru Dimotriyati ile İmamı Hasan Fehmi'nin dostlukları;
Ve şehitliğe koşan genç Mehmetçikler...
57. ALAY, 25 Nisan 1915 sabahı emir almamasına rağmen komutanları Mustafa Kemal'in kişisel inisiyatifiyle Conkbayırı'nda büyük kara çıkarmasını durduran Osmanlı alayıdır.
Bu alay Çanakkale'de yok olmayacak ve Galiçya ile Filistin'de de mühim görevler alacaktır.
İsmail Bilgin'in Genelkurmay'da yaptığı araştırmalar sonucu hazırladığı ve sarsıcı savaş sahneleriyle 57. Alay Çanakkale romanı okurun hafızasından çıkmayacak.
18 Eylül 2015 Cuma
Shıseıdo Ultimune Set
Bu konuda siz ne düşünü yorsunuz paylaşırsanız sevinirim.
Sevgiyle kalın......
26 Ağustos 2015 Çarşamba
OKUDUM:İNCİR KUŞLARI
Yazar:Sinan Akyüz
Yayın Evi:Alfa Yayıncılık
Sayfa Sayısı:328
Basım Yılı,Kaçıncı baskı:2012,1 baskı
Türü:Roman
Arka kapak Yazısı:Sinan Akyüz'den Yüreğinize Dokunacak Bir Kitap!
Boşnak Kızın Bir Solukta Okunan Gerçek Hikâyesi...
Çok satan romanlarıyla tanınan ve geniş okur kitlesine sahip yazar Sinan Akyüz yine ses getirecek son kitabıyla okurlarını selamlıyor. Alfa Yayınları'ndan çıkan İncir Kuşları'nda yazar, Bosnalı bir genç kız olan Suada'nın gerçek yaşamından yola çıkıyor. Okuru savaşın ve aşkın yakıcı gücüne tanıklığa davet ediyor.
Bosna tüm bilinmeyenleriyle ilk kez Sinan Akyüz kalemiyle yazıldı...
Sinan Akyüz dünyanın seyirci kaldığı bir soykırımı Suada'nın öyküsüyle yeniden gündeme getiriyor. Yakın tarihi edebiyatla buluşturan yazar, aşkın içinde "savaşı ve şiddeti", savaşın içinde de "aşkı ve inancı" ustalıkla harmanlıyor. Bu romanla Bosna Savaşı'nın bilinmeyen bambaşka bir yüzü gün ışığına çıkarken; kitap okuyucusuna sürpriz bir sonla veda ediyor.
Aynı ırktan geliyorlardı. Aynı dili konuşuyorlardı. Bir tek dinleri farklıydı. Biri Müslüman Boşnak genci, diğeri ise Hıristiyan Sırp'tı. İkisi de konservatuardaki aynı Boşnak kızına âşık olmuşlardı. Ve bir gün bu iki genç, güzeller güzeli Suada'ya aşklarını ilan ettiler. Ancak gençlerden biri aşkına karşılık bulmuş, diğeri ise "Kalbimde iki kişiye yer yok" cevabını almıştı.
Takvim yaprakları 6 Nisan 1992'yi gösterirken bir bomba düştü beyaz zambakların açtığı yüreklere... Suada patlak veren savaşın estirdiği rüzgârda âdeta savrulan bir yaprak gibiydi. Savruldu, savruldu, savruldu.. Sonra da kader onu bir zamanlar 'hayır' dediği genç adamın eline esir düşürdü. Genç adam, o gün ela gözlü çöl ahusuna bakmış "Kader bizi ne inanılmaz bir şekilde birleştirdi, görüyor musun Suada?" demişti.
Modern zamanlarda Avrupa'da yaşanmış bir soykırımda, kadere inananların romanıdır İncir Kuşları...
Benim yorumun:Kitabı çalıştığım yerde masanın üstünde buldum.Uzun süre kimse sahip çıkmayınca nasıl bir şey acaba diye merak edip bir bakayım dedim ve bir dahada elimden bırakamadım.Bosna da yaşanan hakkında sevdalinka yı da okuduğum için az çok bilgi sahibiydim.Ancak tecavüzlerin bu kadar çok olduğu orada dikkatimi çekmememiş.Boşnak müslümanların iç acıtıcı yaşam kesitini okurken hem yüreğimin ezildiğini hissettim hemde kitabı elimden bırakamadım.Çok akıcı bir dil.Geçmişte yaşananları unutmamak adına mutlaka okunması gereken belgesel tadında bir eser diye düşünüyorum.
Yazarın kalemine sağlık.
Sevgiyle kalın........
29 Temmuz 2015 Çarşamba
OKUDUM:İSTANBUL HATIRASI
Kitap adı:İstanbul Hatırası
Yazar:Ahmet Ümit
Basım Ylı:2010-1.Baskı
Sayfa Sayısı:561
Yayın Evi:Everest Yayınları
Türü:Yerli Polisiye
Arka kapak yazısı:Byzantion'dan İstanbul'a uzanan, heyecan yüklü bir serüven...
Sarayburnu'nda, Atatürk heykelinin ayaklarının dibinde bir ceset, Avuçlarında antik bir para.... Ama ne bu ceset son kurban, ne de bu antik para son sikke... Yedi kurban, yedi hükümdar, yedi sikke, yedi kadim mekân. Ve tek bir gerçek: Bu şehrin gizemli tarihi.
"Şehre bakıyorduk denizden. Sisler içindeydi İstanbul... Sisler içinde deniz... Sisler içinde teknemiz. Sultanahmet'in minareleriydi görülen, Ayasofya'nın kubbesi, Topkapı Sarayı'nın kuleleri. Hiç yağmalanmamış, yıkılmamış, kirletilmemiş gibiydi şehir. Bembeyaz bir sisle örtmüştü doğa, ne varsa görüntüyü çirkinleştiren. Güneş doğmadan bir anlığına beliren bir hayal gibi... Büyülü bir bulut gibi... Bir masal imgesi gibi... Yeni kurulmuş bir kent gibi... Taze bir başlangıç gibi... Genç, umutlu, güzel...
İstanbul'a bakıyorduk denizden. Ölülerimizin yüzlerine bakıyorduk... Onların gözlerindeki kendi kederimize. Çaresizliğimize bakıyorduk, avuçlarımızda büyüyen zavallılığa, kanımızda filizlenen korkaklığa... Elimizden alman hayata bakıyorduk... Güneşli günlerimize, umut dolu sabahlara, eğlenceli bahar akşamlarına... Sönen anılarımıza bakıyorduk, ölen hayallerimize, yıkılan düşlerimize... Sönen anılarımızı, ölen hayallerimizi, yıkılan düşlerimizi yüklenip yorgun bir şilep gibi bizden uzaklaşan şehrimize... Şehrimizle birlikte yitirdiğimiz kendimize bakıyorduk..."
Benim Yorumum:Yine pek çok kişinin okuduğu bir roman.Çünkü piyasaya çıkalı bir epey olmuş ama hala okumayanlar varsa tavsiye edebilirim.İçinde bolca İstanbul tarihi,biraz aşk,birazda dram var.Etkilendim diyebilirim ancak kendi açımdan şunu öğrendim diyebilirim ki, ben aynı yazarın kitaplarını peş peşe okumamalıyım.Kitaba olan beğenim azalıyor.Ahmet Ümit bu kitabında da etkileyici anlatımı ve sürükleyici konusuyla elinizden bıramayacağınız bir yapıt ortaya koymuş.Katilin kim oldğunu son dakikaya kadar anlayamamanız eserin sürükleyiciliğini perçinliyor.Okuyacaklara kolay gelsin.
sevgiyle kalın........
1 Haziran 2015 Pazartesi
OKUDUM:PATASANA
Kitap Adı:Patasana
Yazarı:Ahmet Ümit
Sayfa sayısı:400
Basım yılı:Ocak 2000,3.Baskı
Yayınevi:Om yayınevi
Türü:Yerli Roman,Polisiye
Arkakapak yazısı:'Ben zalimler çağında yaşayan bir alçaktım.Tanrıların korkak haline getirdiği bir alçak.Alçakların en acınacak olanı,en tiksinti vereni.yüreğini dalkavukluk,aklını düşmanlıkla besleyen sinsi bir saray yazmanı.
Ben Kral Pisiris'in danışmanı,büyük meclis Panku'nun değerli üyesi,ben soyluların en soysuzu Patasana.
Ben ölüler içinde yüzen,ben,tanrılar tarafında alnına 'sonsuza kadar acılar içinde kıvranacaktır'yazılan saray başyazmanıPatasana.
Yazdığı anlaşmalarla,mektuplarla ülkesinin yazgısını değiştiren ama kendi yazgısına söz geçiremeyen zavallı Patasana.
Sana,bu tabletleri okuyacak olana,derimki:Dikkat et.Benim yaşamımı çiçekli bir ağaçtan kuru bir dala çeviren tanrıların laneti senin de üzerine düşmesin.Onlar,senin yaşamını da benimki gibi zalim bir kralın buyruklarıyla mutsuzluğa mahkum etmesin.'
Benim yorumum:Patasana benim okuduğum ikinci Ahmet Ümit kitabı.Bab-ı Esrar gibi bunu da çok sevdim.Dili son derece akıcı,anlatımı sade,zorlanmadan okuyacağınız bir polisiye roman türü.gerçi roman piyasaya çıkalı bir epey olmuş.yukarıdada yazdığım gibi benim okuduğum kitap 2000 yılı basımı.bununla beraber konu modası geçecek cinsten değil yani klasikler gibi zamansız bir eser olmuş.Eğer hala okumadıysanız mutlaka okuyun derim.
Yazarın kalemine sağlık.sevgiyle kalın......
19 Mayıs 2015 Salı
1919 METRELİK BAYRAĞIMIZ VE YÜRÜYÜŞ
Ne mutlu Türküm diyene.
19 MAYIS GENÇLİK VE SPOR BAYRAMI KUTLU OLSUN
19 Mayıs Samsun da ayrı bir güzeldir,ayrı bir gururdur.Şenlikleri ile fener alayı ile o gün ki heyecanı yeniden yaşamak insana ayrı bir mutluluk verir.Heleki siz de benim gibi 19 Mayıs Lisesinde okuyup sonrada 19 Mayıs Üniversitesinde eğitiminize devam ederseniz,bu gün için ayrı bir sorumluluğunuz var demektir.Keşke mezun olduğum lisem kadar üniversitemde 19 Mayıs a sahip çıksa kutlamalarını kendi içinde yapmak yerine halkı bu çoşkuya dahil etse.Sözü daha fazla uzatmayayım,çünkü zaman o mücadele ruhunu tekrar yaşama zamanı.
Atatürk kurtuluş savaşında
Bir gemi yanaştı Samsun'a sabaha karşı
Selam durdu kayığı, çaparası, takası,
Selam durdu tayfası.
Bir duman tüterdi bu geminin bacasından bir duman
Duman değildi bu
Memleketin uçup giden kaygılarıydı.
Samsun limanına bu gemiden atılan
Demir değil
Sarılan anayurda
Kemâl Paşa'nın kollarıydı.
Selam vererek Anadolu çocuklarına
Çıkarken yüce komutan
Karadeniz'in hâlini görmeliydi.
Kalkıp ayağa ardısıra baktı dalgalar
Kalktı takalar,
İzin verseydi Kemâl Paşa
Ardından gürleyip giderlerdi
Erzurum'a kadar.
NOT:şiir buradaki siteden alıntıdır.
Sevgiyle kalın.....
11 Mayıs 2015 Pazartesi
O BİR ANNEDE KİTAP ÇEKİLİŞİ
10 Mayıs 2015 Pazar
UYKU GÖZLÜĞÜ
6 Mayıs 2015 Çarşamba
OKUDUM:AYNI YILDIZIN ALTINDA
27 Nisan 2015 Pazartesi
LINE ve Pepsi sevdiklerinle yaya yaya konuş diye var!
Telefon, sevdiklerimizle konuşmak için mükemmel bir araç. Artık hayatımızın çok büyük bir kısmını akıllı telefonlar kaplıyor ve herkesle görüntülü, görüntüsüz konuşabiliyoruz.
Sevdiklerimizle konuşurken kullandığımız bir çok akıllı telefon uygulaması var ve hepimiz bunları kullanıyoruz. Sadece mesajlaşmıyoruz, aynı zamanda konuşabiliyor, hatta birbirimizi anında görebiliyoruz. Bu uygulamaları kullanabilmek için iki tarafın da bu uygulamaya sahip olması gerekiyor. Ama bu kadar çok uygulama varken herkesin aynı uygulamayı kullanmasını beklemek biraz hayal oluyor.
Bu sorunları çözmek için LINE, bir uygulama geliştirdi. Artık LINE’da Premium Call özelliğiyle, LINE’a sahip olmayan insanları arayabiliyoruz. Sadece yurt içini değil, yurt dışını da çok uygun fiyatlara arayabiliyoruz.
LINE uygulamasına sahipsen, ekstradan bir şey yapmana gerek yok.
LINE indirmek için: http://me2.do/F1mG6dym
LINE ve Pepsi Kampanyası
Siz sevdiklerinizle yaya yaya konuşun diye LINE ve Pepsi birlikte bir kampanya başlattı. Hali hazırda LINE’dan LINE’a ücretsiz konuşabiliyorken, Pepsi kapaklarından çıkan şifreyle LINE'dan yurt ici, yurt disi, sabit veya cep telefonu istedigin numarayi ucretsiz arayabilmeni saglayacak 100 Premium Call kredisi kazaniyorsun.
Şifre Nerede?
Kutu Pepsi’lerin açma halkalarının arkasında veya Pepsi pet şişe altın ve gümüş renk kapaklarının altında şifreye ulaşman mümkün.
Şifre nereden aktif ediliyor?
Peki bu Pepsi şifresini LINE’da nasıl kullanırım diye mi düşünüyorsun? Hemen açıklayalım. İlk önce “diğer” kısmında Pepsi için özel yapılmış kısma giriyorsun.
Daha sonra şifre için ayrılmış bir yer göreceksin. Oraya Pepsi kapaklarının altındaki şifreyi giriyorsun.
Şifreyi girdikten sonra kutucuğun altındaki “Gönder” butonuna basıyorsun. Anında 100 Premium Call Kredin aktif hale geliyor.
LINE, aynı zamanda konuşmanın en ucuz yolu!
Ben bir hesaplama yaptim. Normalde internetli mesajli paketlere 30 lira falan oduyorsun. Bi' Pepsi aldin, ortalama 2 TL desen, 5 tane Pepsi alsan, etti 10 Lira. Elinde ne var? 5 tane Pepsi ve 500 Premium Call Kredisi. Bu da ediyor ki 150 dk. sabit hatlara ( ki sabit hat mi kaldi??) ya da 50 dk. herkesi arayabiliyorsun. ne kadar telefonla konusyorsun ki zaten? Surekli LINE'Dan mesajlasip duruyoruz ucretsiz. Olmayanlara da LINE yukletsen, oradan da bayagi kurtariyorsun. Bildigin 5 Pepsi yanina kar kaliyor.
Üstelik yurt dışını çok daha ucuza arıyorsun ki tek tek bütün ülkelere bakıp ne kadara denk geliyor diye hesaplamadım. Ama örneğin Amerika’yı, 100 Premium Call Kredisiyle yaklaşık 100 dakika konuşabiliyorsun. Çok iyi.
Bundan sonra bu şekilde harcama yapacağım ben. Evde zaten su gibi Pepsi içiliyor. Hatta su yerine Pepsi içiliyor. Adamlar üstüne Premium Call Kredisi veriyor. Ben kendime bi’ kampanya yapsaydım, ancak bu kadar karlı olurdum. Sahiden.
Evet özetliyorum: Herkese LINE yükletiyoruz, oradan kurtarıyoruz. Pepsi içiyoruz, oradan da kurtarıyoruz. Yurt içini, yurt dışını rahatça arıyoruz.
Nedir bu LINE Premium Call?
LINE Premium Call, sevdiklerinle konuşman için LINE’ın oluşturduğu bir servis. Aradığın kişi LINE uygulamasını kullanmıyorsa, onu Premium Call sayesinde arayabiliyorsun.
Üstelik yurt dışında da bu uygulama geçerli ve çok uygun fiyatlara bunu gerçekleştirebiliyorsun. Bu şekilde sevdiklerinle yaya yaya konuşabiliyorsun.
Bir boomads advertorial içeriğidir.
13 Nisan 2015 Pazartesi
KAŞ KONTÜRÜ
6 Nisan 2015 Pazartesi
OKUDUM:GAZAP ÜZÜMLERİ
Kitap adı:Gazap Üzümleri
Yazar:John Steinbeck
Sayfa sayısı:480 sayfa
Basım yılı:Aralık 2013(Onüçüncü basım)
Çeviri:Gülen Fındıklı
Yayın Evi:Remzi Kitabevi
Arka kapak yazısı:
John Steinbeck, Gazap Üzümlerim 1930'larda ABD'de
yaşanan Büyük Göç'ün bir anlamda destanı olarak kaleme
aldı.
Genç yaşlı, kadın erkek, binlerce emekçinin verimli
topraklara yolculuğunu ve bir ulusun yaşadığı dönüşümü
işleyen bu roman, aynı zamanda iyi bir yaşam düşüyle
Oklahoma'dan kalkıp Kaliforniya'ya doğru yola çıkan Joad
ailesinin öyküsüdür.
Genç yaşlı, kadın erkek, binlerce emekçinin verimli
topraklara yolculuğunu ve bir ulusun yaşadığı dönüşümü
işleyen bu roman, aynı zamanda iyi bir yaşam düşüyle
Oklahoma'dan kalkıp Kaliforniya'ya doğru yola çıkan Joad
ailesinin öyküsüdür.
Steinbeck'in Büyük Bunalım dönemi sırasında Amerika'da
var olma savaşı veren insanların yaşamından yarattığı bu
dram, toplumsal içeriği ve etik bakışıyla görkemli bir
atmosfer yaratırken, getirdiği insani boyutları ve yalınlığıyla
da içten bir yapıta dönüşüyor.
Benim yorumum:
İlk başlardaki betimlemeler insanı biraz bunaltsa da sonradan konu insanı öylesine içine alıyor ki adeta kahramanlarla bütünleşip empati yapmaktan kendinizi alamıyorsunuz.Kitabı okumak yerine yaşıyorsunuz.Kitabın sonu çok çarpıcı.Rutin bir seyirde giderken birden bire konu toparlanıyor ve bir bakıyorsunuz ki son bir kaç sayfada son gelivermiş.Aslında eski tarihlerde yazılmış yada diğer deyimle dünya klasikleri denen serileri okumayı hiç sevmem ama bu kitabın mutlaka okunması gerekenler içinde olduğuna inanıyorum.(yada klasikler deyince benim aklıma ilk gelen Rus yazarların kitapları olduğu için ve de ben Rus edebiyatını pek sevmediğim için klasikler için böyle düşünüyor olabilirim.)
Sevgiyle kalın..........
22 Mart 2015 Pazar
YVES ROCHER ÜRÜNLERİ
Makyaj süngeri fondoten sürümü için hep denemek istediğim bir ürürndü.Rahat kullanıp kullanamayacağımı bilemediğim için uygun fiyatlı bir ürün tercih etmek istedim.9.90 lık bir fiyat bu nedenle bana çok cazip geldi.55 tl lik ürünlerin ne hikmeti kerameti var bilemiyorum ama bu süngerin kullanımında bir terslik göremedim.Aradaki farkı bilen varsa ve beni aydınlatırsa çok memnun olurum.
Deodoranta gelince hafif çiçeksi bir koku.Beyaz tenli olduğum için çiçek kokularını kendime çok yakıştırıyorum.Yaz için biçilmiş kaftan diyebilirim.Kalıcılığıda son derece iyi.Çok açık havada dolaşmazsanız 8 saat kadar bir kalıcılığı var.
Mavi kalem alışverişin bedava hediyesi.Kahverengi,yeşil,gri ve mavi seçeneği vardı.Ben maviyi tercih ettim.Kalem aynı zamanda waterproof.
İyi bir hafta dileği ile sevgiyle kalın............
14 Mart 2015 Cumartesi
DİKİŞSİZ BURKUK BOYUNLUKTA ERKEK MODELİ
Sevgiyle kalın..........
14 MART TIP BAYRAMI
Sayın Saziye Keskin Kurt un yazısıdır. Aynen katılıyorum
Kim ne düşünürse düşünsün dünyanın en emektar en yıpratıcı mesleğini yapıyoruz. Meslek diyemeyiz bizimkisi yaşam biçimi. Zira akşam eve gelir gündüz verdiğimiz tedaviyi sorgularız tıbbın %100 olmadığını bile bile hatamızı araştırırız sevdiklerimizin zamanından çalarız. o gün baktığımız hastalarımız iyi olsun da ötesi mühim değil. Bunlar yetmez birde hayatta hiçbirşeyin %100 olmadığı fakat bizden %100 sonuç isteyen hastalarla uğraşırız, bizi defalarca bide onlar sorgular, bide gider şikayetçi olursa o sorgular bu sorgular.... Yıpranır gidersin. Mesleki saygınlığımızın olduğu günler olsun... Kimsenin altından kalkamayacağı bir iş yapıyoruz maddi manevi bir efor sarfediyoruz bunun farkında olalım birbirimizin kıymetini bilelim...
Resim netten alıntıdır.Aslında, nöbet sonrasında bedeni ile ruhu birbirinden ayrışmış, ruhu uyuyan bedeni ise bir an evvel eve ulaşmaya çalışan halde resimlerim vardı ama nereye saklandılarsa bulamadım.
Sevgiyle kalın.........
7 Mart 2015 Cumartesi
18 Şubat 2015 Çarşamba
QUİLLİNG DENEMESİ 1
4 Şubat 2015 Çarşamba
DENEDİM:OLAY TOTAL EFFECTS YÜZ TEMİZLEME SÜTÜ
Geçenlerde geleneksel Watsons ziyaretlerimden biri sırasında yüz temizleyicilerini inceliyordum.Bu arada görevli bayan arkadaşın israrı üzerine Olay ın 7 etkili yüz temizleme sütünü aldım.İlk denediğimde cildimi çok gerdi ve temizlemesi de bana çok yeterli gibi gelmedi.Önyargılı davranmayayım belki sorun benim hormanal dengemle ilgilidir veya cildimde bir sorun olmuştur diye düşündüm ve bir süreliğine bir kenara kaldırdım.Son bir haftadır tekrar deniyorum.Ancak değişen bir şey olmadı.
Ürünün vaatleri şunlar;
Yaşlanmanın 7 işaretine karşı savaşır Total Effects Yüz Temizleme Sütü cildinizi temizlerken yaşlanma karşıtı 7 faydanın gücünü size ulaştırmaya başlamak için özel olarak tasarlanmıştır:
1. İnce çizgilerin görünümünü azaltmaya yardımcı olur.
2. Solgun ciltleri sağlıkla ışıldayan bir görünüme kavuşturur.
3. Cildinizi fark edilir derecede pürüzsüz bir hale getirmeye yardımcı olur.
4. Cildinizin esnekliğini korumasına yardımcı olur.
5. Cildinizin doğal yenilenme sürecine destek olarak daha genç görünümlü cilde sahip olmanıza yardımcı olur.
6. Cildinizi makyaj ve kalıntılardan arındırır.
7. Cildinizi nemlendirir ve yumuşatır. Ben bu vaatlerden, makyaj ve kalıntılarını temizleme ve cildi nemlendirip yumuşatma özelliklerini pek göremedim.diğer özelliklerini görecek kadar kullanırmıyım bilmiyorum.Yani benim için bitince tekrar almayacağım ürünler listesinde.
Sizde bu ürünü kullandıysanız ve tecrübelerinizi benimle paylaşırsanız çok seninirim.
Sevgiyle kalın..............
16 Ocak 2015 Cuma
DİKİŞSİZ BURKUK BOYUNLUK
5 Ocak 2015 Pazartesi
Shiseido Lacquer Gloss OR303
Bu ciciyi yeni aldım.Yıllar evvelde Shiseido nun parlatıcılarından kullanmıştım.Deyim yerindeyse tadı damağımda kalmıştı.Görünce doğal duruşuna dayanamadım ve aldım.Parlatıcıyı sürdüğümde dudağımdaki kalıcılığı ve ışıltısı epey uzun sürdü.Bir kaç gün üst üste kullandığımda dudaklarımdaki kurulukta bir miktar azaldı.Son derece hafif dokulu.Genellikle diğer bazı markaların bu tarz ürünleri dudakta yapış yapış ve kazık gibi bir his bırakır ama bu üründe öyle bir his yaşamadım.
Birde aklım aynı serinin lacquer gloss BE102 de kaldı ama o da bir başka bahara inşallah.